Yazan : Susan HILL
Oyunlaştıran : Stephen MALLATRATT
Çeviren : Ayşe BERKTAY HACIMİRZAOĞLU
Yöneten : Mesut TURAN
Yönetmen Yardımcısı : Ekin TUNÇAY TURAN
Yönetmen Asistanı : Güneş ALTINBAŞ
Dekor Tasarımı : Batuhan BOZCAADA
Kostüm Tasarımı : İnci KANGAL ÖZGÜR
Işık Tasarımı : Osman UZGÖREN
Orijinal Müzik : Fırat AKARCALI
Makyaj Tasarımı : Dr. Yeşim ARSOY
BALTACIOĞLU
SAHNE ARKASI
Sahne Amiri : Erkan AY
Kondüvit : Onur İLDEGEZ
Işık Kumanda : Gökhan DEMİRKAN
Suflöz : Müjde YAZAR
Dekor Sorumlusu : Süleyman BULUÇ
Aksesuar Sorumlusu : Sıttık ATAY
Kadın Terzi : Rabia İPEK
Erkek Terzi : Murat ERTEN
Peruka : Arzu GÜRBÜZ
Sinevizyon Sorumluları :
Ayberk SEDEF
Deniz Çağlar YAKAR
UYARI !
Oyun, korku - gerilim unsurları içerdiğinden ; 13 yaş altı çocukların, kalp, epilepsi vb. rahatsızlığı olanların ve hamilelerin oyunu izlemesi sakıncalı olabilir.
SİYAHLI KADIN
(The Woman In Black)
Ankara
Devlet Tiyatrosu
(2018 - 2019)
(2019 - 2020)
(2021 - 2022)
ÖDÜL
Oyundan Fotoğraflar 1
MESUT TURAN (Yönetmen)
“Siyahlı Kadın” Hakkında
“Aslında bu ; birlikte olduğu sevgilisinden
hamile kalan, sonrasında da aile ve çevresinin
baskısı sonucu evlilik dışı doğurduğu çocuğunu
bir başkasına vermek zorunda bırakılan bir
annenin trajedisidir !” …
Yıllar önce oyunu ilk okuduğumda aklımda
kalan en önemli “şey” buydu… Korku, gerilim
dolu bir hayalet hikâyesinden öte, temelde ;
ortak bir aklın, bir kadına, bir anneye reva
gördüğü katı, acımasız ve vicdansız yaklaşımın
ta kendisiydi ! Bugün bile dünyanın her yerinde
sık sık tanık olduğumuz o korkulan, korkutan
şey yani. Birçok adı var ama… “Şey !” diyelim işte…
Bu trajik olayın korku ve gerilim unsurlarıyla
süslenip beslenerek bir tiyatro sahnesine
taşınmış olması da oldukça etkileyici gelmişti
bana. Susan Hill, korkutan, düşündüren, tüyler
ürperten, heyecanlı ve etkileyici bir roman
yazmıştı. Stephen Mallatratt da aynı şekilde,
aynı duygularla bu romanı oyunlaştırıp sahneye
taşımıştı. Değişikti, farklıydı, heyecan vericiydi.
Bir gün mutlaka bizde de sahnelenmeliydi.
Herkes için, hepimiz için…
Jennet Humfrye ; şartlara, ailesine, toplumun
genel ahlâk kurallarına direnemeyen onlarca,
binlerce, hatta milyonlarca genç kadından
biriydi. Zayıftı, parasızdı, destekleyeni yoktu.
Yok sayılan, itilen, bir kenara atılan, çocuğunu
başka bir ülkede doğurduğu hâlde yine de
ailesinin, çevresinin baskısından kurtulamayan
çaresiz genç bir kadındı.
Ve bir gün… Çocuğunun, onu hayata bağlayan en önemli varlığının ölümüne tanık
oldu. Sonrasında da sislerin, pusların arasında
kayboldu, karanlığa düştü. Çocuğunun
ölümünden ablasını suçladı. Öfke ve intikam
hırsıyla yanıp tutuşurken, hastalandı. Bir
iskelete döndü, ruhu karardı ve öldü…
Bedeni toprakta çürüdü ama ruhu öfke ve
intikamını genişleterek yaşamaya devam etti.
Son derece acımasızdı. Artık her çocuk ölüme çok yakındı. Hayaleti birileri tarafından
görüldüğü zaman çocuklar ölüyordu…
Peki, gerçek suçlu kimdi ? O kadın mı, yoksa
hayaleti mi ?.. Yoksa…
Şey… İzleyin işte…
“Etraf Noel kokuyordu. Eve girince heyecanlı bir sohbeti böldüğümü fark ettim. ‘Hortlak hikâyeleri anlatıyorduk. Noel için biçilmiş kaftan! Şimdi sıra sende.’ dedi biri… Evet anlatıyorlardı. En korkunç, en tüyler ürpertici hikâyeyi anlatmak için birbirleriyle yarışıyorlardı… Evet benim de bir hikâyem vardı, gerçek bir hikâye. Akıldan çıkmayan, insanın peşini bırakmayan, ne yapacağını bilemediği ; korkuyla, kötülükle, dehşet ve trajediyle dolu bir hayalet hikâyesi… Fakat bu, Noel gecesi şömine başında anlatılacak bir öykü değildi…” diye geçirdi aklından Arthur KIPPS…
Artık bu lânetten kurtulmalıydı. Bunu ancak yaşadıklarını kâğıda döküp, ailesi ve dostlarına anlatarak yapabileceğini düşündü…
Ve…
Kendisine yardım etmesi için genç bir aktörle anlaştı…
Bu zorlu ve korku dolu yolculuğa bir tiyatro sahnesinde birlikte tekrar çıkacaklardı…
“İNANIN BANA EFENDİM, OYUNCULUK GÖZYAŞLARIYLA VE ZAMANLA EDİNİLEN BİR SANATTIR.”
(AKTÖR - KIPSS)
Oyundan Fotoğraflar 2
“KARANLIKTA ISLIK ÇALIYORSUNUZ BAY KIPPS. BUNA DEVAM ETMEK AKILSIZLIK !”
(AKTÖR - KIPSS)