HOLMES VE WATSON

(Holmes And Watson)

Ekin Tunçay Turan  ©       İletişim : ONK AJANS


Tel        :    0 212 241 77 00


Faks    :    0 212 241 77 31

          www.onkajans.com


           e-posta :  info@onkagency.com


Oyunun  Türkçe  Adı    :    HOLMES  VE  WATSON

                                                

Oyunun  Özgün  Adı   :    HOLMES  AND  WATSON


Yazarın  Adı               :    Jeffrey  HATCHER


Çevirmenin  Adı          :    Ekin  TUNÇAY  TURAN


Seyirci  Türü                :    Yetişkin


Oyunun  Türü              :    Polisiye    Gizem


                                    1  Perde  (Dekor : Değişken - Minimal)

  

Oyuncu  Adedi           :    13    (Erkek : 11 / Kadın : 2)  

                                     (Oyun ; 6 Erkek - 1 Kadın, 7 kişilik bir  

                                         ekiple oynanabilir.) (Bkz./Çev. Notu)


Çeviri  Tarihi               :    2020

ÖNEMLİ UYARI ! Bu oyunun yazar ve çevirmenine ait tüm telif hakları, ONK AJANS tarafından korunmaktadır. Her ne amaçla olursa olsun, sahnelenmeden önce mutlaka ONK AJANS’tan 

izin alınması gerekmektedir ! Profesyonel ve amatör tiyatro grupları başta olmak üzere, üniversiteler, çeşitli eğitim kurumları, dernekler, şahıslar, belediyelere ya da vakıflara vb. ait ilgili tüm gruplar buna dâhildir !

ÇEVİRMENİN  NOTU

 

Bu  oyun ;  (6 Erkek, 1 Kadın)  7  kişilik  bir  oyuncu  kadrosuyla  oynanmıştır… Bu  durumda  roller, aşağıdaki

gibi  eşleştirilebilir…


−   HASTANE  HİZMETLİSİ / MORIARTY / MÜFETTİŞ

−   BAŞ  HEMŞİRE / KADIN

−   1. HOLMES / SIR  DIGHTON

−   2. HOLMES / SINYOR  FONSECA

−   3. HOLMES / GALLER  PRENSİ


KONU 


“Sherlock  Holmes”  üç  yıl  önce  ezelî  düşmanı, suç  örgütü  lideri  “Profesör  Moriarty”yi  ele  geçirmek  için  bir 

tuzak  kurmuş  ve  örgütün  merkezine  kadar  onu  takip  etmiştir. Holmes, kurduğu  tuzak  sayesinde  Moriarty’yi

ağına  düşürecek, elde  edilecek  kanıtlar  sayesinde de, “Scotland  Yard”  Moriarty  ve  adamlarını  tutuklayıp

mahkûm  edebilecektir. Fakat  Moriarty’nin  tuzağa  düşmesi  için  üç  günlük  bir  süre  gerekmektedir. Bu  nedenle

Holmes, taktik  gereği  en  yakın  ve  en  güvendiği  arkadaşı  Watson’la  birlikte  Batı  Avrupa’ya  doğru  yola 

çıkar…


Moriarty’nin  ve  adamlarının  tutuklanacağı  üçüncü  gün  geldiğinde, Scotland  Yard’dan  Holmes  ile  çalışan  bir

müfettişin  göndereceği  telgrafı  almak  üzere  Strasburg’a  giderler. Suç  örgütünün  neredeyse  tamamı  yakalanıp

demir  parmaklıklar  arkasına  atılmıştır. Geriye  sadece  mucizevi  bir  şekilde  kaçmayı  başaran  “Profesör

Moriarty”  kalmıştır. Holmes  ve  Watson, Meiringen’e, oradan da  Rosenlaui’ye  gitmek  için  yola  çıkar… 

“Reichenbach  Şelâlesi”nin  yakınlarına  geldiklerinde  mola  verirler. Bu  korkutucu, sarp, parlak  kayalıklarla  kaplı 

uçsuz  bucaksız  uçurumu  ve  yuttuğu  suları  geride  bırakıp  yola  çıkacakları  sırada, sabah  ayrıldıkları  otelden

gelen  birinin  getirdiği  mesaj  plânlarını  değiştirmelerine  sebep  olur. Tüberkülozun  son  safhasında  olan  İngiliz

bir  kadının  yardım  çığlığına  Doktor  Watson  kayıtsız  kalamaz  ve  Holmes  ile  yolları  bir  süreliğine  ayrılır.

Holmes  tek  başına  Rosenlaui’ye  devam  edecek, Watson da  işi  bittiğinde  o  gece  ona  katılacaktır. Watson

tam  gitmek  üzereyken  dönüp  Holmes’e  bakar, ve  onun  sırtını  bir  kayaya  yaslayarak, kollarını  kavuşturmuş

bir  hâlde  uçuruma, akan  suya  baktığını  görür…


Watson  otele  gittiğinde  hasta  olan  İngiliz  kadının  orada  olmadığını  görür  ve  bunun  bir  tuzak  olduğunu

anlar. Hemen  Holmes’ün  yanına  şelâleye  döner, onu  son  gördüğü  yere  bakar, ama  Holmes  yoktur…

Uçuruma  giden  ama  geri  dönmeyen  iki  farklı  ayak  izi  görür. Toprağa, parçalanmış  dal  parçalarına  

bakarak  şiddetli  bir  kargaşanın  yaşandığını  anlar… Bir  süre  sonra  Holmes’ün  sigara  tabakasını  bulur. İçinde

Holmes’ün  not  defterinden  koparılmış  üç  sayfa  dolusu  ona  hitaben  yazılmış  bir  mesaj  vardır. Bir  süre  

sonra da  üzüntülü, düşünceli  ve  şüphe  içinde  oradan  ayrılır…


O  günden  sonra  aradan  üç  yıl  geçmesine  rağmen  Holmes’ü  gören  olmamış, cesedi de  bulunamamıştır. 

Holmes, tuzak  kurarken  tuzağa  düşmüş, “Riechenbach  Şelâlesi”nde  kaybolmuştur. Ezelî  düşmanı  “Moriarty”

ile  girdiği  mücadele  sonrasında  “Moriarty”  ile  birlikte  uçurumdan  düşerek  öldüğü  düşünülmektedir… 

Ama  her  şey, İskoçya’da  bir  akıl  hastanesinde  görevli  Dr. Evans  tarafından  Watson’a  gönderilen  bir  

mesajla  yön  değiştirir. Mesajda ; fiziksel  olarak  birbirine  benzeyen  ve  “Holmes”  olduklarını  iddia  eden  üç

kişinin, Holmes’ün  en  yakın  arkadaşı  tarafından  teşhis  edilmesi  istenmektedir. Watson, elbette  Holmes’ün 

cesedinin  bir  türlü  bulunamamış  olmasından  dolayı, bir  takım  sahtekârların  onun  kimliğine  sahip  çıkmak  için

bu  tür  sinir  bozucu  ve  tuhaf  yalanlara  başvurarak  garip  ‘yanılsamalar’  içinde  olabileceklerini  görmüş,

yaşamış  biridir. Bundan da  bir  sonuç  çıkmayacağını  düşünür… Ama  yine de, akıl  hastanesine  gitmekten

kendini  alıkoyamaz… Oyun, buradan  başlar…


DEĞERLENDİRME 


Fiziksel  olarak  birbirlerine  benzeyen  ve  “Holmes”  olduklarını  iddia  eden  üç  kişinin  gerçekten  kim 

olduklarını  anlamak, zaten  kafasında  birçok  soru  işareti  ve  şüpheler  bulunan  Watson’ın  çözmesi  gereken

ilginç  ve  gizemli  bir  durumdur. Watson’ı, Holmes’ün  ortadan  kaybolmasından  sonra  karşılaştığı  türlü  tuhaf 

olaylar  ve  sahtekârlardan  sonra, yorgunluk  ve  bıkkınlığı  terk  ederek  tekrar  harekete  geçiren  ve  akıl

hastanesine  doğru  - umutsuzca da  olsa -  yola  çıkaran  dürtü, yine  Holmes’ün  kendi  olacaktır. Holmes’ün  ezelî

düşmanı  Moriarty  için  "Suçun  Napolyonu"  tabirini  kullanmış  olması  nedeniyle, Watson  her  ne  kadar,

yaşananların  ve  “Holmes  öldü”  iddialarının  gerçek  olabileceği  şüphesini  taşısa da ; Holmes’ün, amacına 

ulaşmak  için  zaman  zaman  aldatıcı  ve  kurnaz  bir  karaktere  bürünmesi, olayları  duygusallıktan  uzak  gözlem

yoluyla  çözmesi, bilimsel  ve  rasyonel  yaklaşımı, zekâsı  ve  akıl  yürütme  becerisi, Watson  için  bu  şüpheyi

ortadan  kaldırmaya  yeterlidir. En  önemlisi  ise, bütün  bunların  tüm  diğer  olgulara  üstün  geleceği  inancıdır. 

Holmes’ün, tüm  İngiltere'yi  kapsayan  bir  suç  ağının  başında  olduğuna  inanılan, üstün  matematik  zekâsına 

sahip  Moriarty’yi  alt  etmiş  olabileceği  umudu  ve  inancı, Watson’ın  her  şeyden  ve  herkesten  şüphelenmesini

gerektirmektedir…


Ve  şimdi, Holmes’ün  insanları  bir  denklemin  elemanları  olarak  gören  ve  dolayısıyla  duygusallığa  yenik 

düşmeyen  karakterinin  onda  bıraktığı  etki, ona  rehberlik  edecektir. O da  tıpkı  ‘Sherlock’  gibi  zekâsını 

kullanarak, el  yazılarından, ayak  izlerinden  ve  her  türlü  bilgi  kırıntısından  yola  çıkarak  bu  muammayı

çözmeye  çalışacaktır…


Watson, kendisine  Dr. Evans  tarafından  gönderilen  telgraftaki  gizemli  bilgi  ve  tarifler  doğrultusunda  akıl

hastanesine  doğru  yola  çıkar… Aklında  pek  çok  soru  vardır…


  İskoçya’daki  akıl  hastanesi  gerçekten  bir  hastane midir ?

  Dr. Evans  neden  Scotland  Yard’a  değil de, Watson’a  telgraf  çekmiştir ?

  Sherlock  Holmes  olduklarını  iddia  eden  üç  kişinin  varlığı  doğru mudur ? Doğruysa, hepsi  gerçekten  akıl  

   hastası mıdır ? Değiller  ise, neden  oraya  kapatılmışlardır ?

  İçlerinden  biri  gerçekten  Holmes  olabilir mi ? Ya da, Moriarty ? 

  Britanya  Hükümeti’nde  oldukça  özel  bir  görevi  olan  Holmes’ün  ağabeyi  Mycroft'un, bu  işte  bir  parmağı

   var mıdır ? 

  Eğer  Holmes  değil de  Moriarty  yaşıyorsa, hükümetin  ona  kurduğu  bir  tuzağa  yardım  ya da  tanıklık mı  

   edecektir ?

  Yoksa  bütün  bunlar  Moriarty’nin  bir  oyunu mudur ? 

  Ya da  gerçekten  Holmes  ve  Moriarty  ölmüş müdür ? Eğer  öyleyse, kimin  ya da  kimlerin  oyununa  dâhil   

   olacaktır ? Ve  bundan  sağ  kurtulabilecek midir ?


Watson, kafasındaki  bu  ve  benzer  sorularla  İskoçya’daki  akıl  hastanesine  vardığında  onu  Dr. Evans

karşılar… Sonrasında  gördükleri  ve  tanık  olduğu  şeyler, gizemli  tipler, olaylar, onu  her  zamankinden  daha 

fazla  zekâsını, tecrübesini  ve  cesaretini  kullanmaya  zorlayacaktır… 


DÜŞÜNCE 


Oyun ; Sir  Arthur  Conan  Doyl’un  yarattığı, polisiye  edebiyatının  öncülerinden  olan  Britanyalı  kahraman

dedektif  “Sherlock  Holmes”  ve  onun  yakın  arkadaşı, sırdaşı  “Dr. Watson”ın  hikâyelerinden  yola  çıkılarak

yazılmış, sağlam  olay  örgüsünün  yanı  sıra, diyalogları  ve  özellikle  sürprizli  sonuyla  dikkat  çekiyor… 

İyi  işlenmiş  polisiye  kurgusuyla ; merak, gerilim  ve  sürpriz  ögelerinin  yerinde  kullanıldığı, yaşanan  gizemli 

olayların  zekice  ve  ustalıkla  irdelenip  aktarıldığı, neden - sonuç  ilişkilerinin  güçlü  bir  kurmacayla 

buluşturulduğu, etkileyici  bir  anlatıma, görselliğe  ve  gizeme  sahip  başarılı  bir  polisiye  oyun.



^

Copyright © 2020